Ankara yolculuklarımda otobüste ve sabaha karşı ağbilerimi beklerken gecenin ikisinden sabahın beşine Ankara otogarında kitaplarım bana eşlik etti,bir hafta sonu mesai yapıp tayin olmam nedeni ile eşyalarımı ve işlerimi toparlarken arkadaşım Aslı Erdoğan ın imza günü var gel gidelim kitap imzalatacağım diyince ben de hemen atladım,bloglarda kitapları ile ilgili çeşitli yorumlar okumuştum.Mucizevi Mandarin'i aldım ve imzalattım.Ankara yollarında okudum,değişik bir anlatımı var,hem bir çırpıda bitsin isteği veriyor,hem de daha yavaş okuyup hazmetmek,kelimeye dökmek zor.Aşk,mutluluk,mutsuzluk,gece yürüyüşleri...Kitaptan altını çizdiklerimden bazıları aşağıda,pek çokları da ben de.
Yazar ın bana yazıp imzaladığı ifade kitaptan bir cümle''Bir şehir içinde sevdiğiniz biri olunca yaşamaya başlar''Çok doğru değil mi,ben o yüzden bu şehirden gitmek istiyorum demek ki:)
''Şefkat bazen nasıl da ona en çok gereksinim duyanları paramparça ediyor''
''Sen umutsuzluğun ne olduğunu biliyor musun?Hiç bir kaçış olanağının kalmadığı,ölüm dahil bütün çıkışların kapalı olduğunu anladığın noktaya hiç vardın mı?''
''Seni nasıl böylesine hırpaladılar?Aşk sözcüğünü duyar duymaz karmakarışık korkulara kapılıp gitmene ,iki insanın birbirine an yakın olması gereken zamanlarda,uçuruma yuvarlanır gibi kendi içine dönmene,bakman istemen ve sorman gerektiğinde başını öne eğmene ,bedenin çıplakken kafanı yastıkların altına gömmene kim neden oldu?Senden neyi esirgediler?''
''Bir insan ne kadar kötü dövülürse dövülsün,içeriden ya da dışarıdan,bedeni ya da ruhu ne kadar incinmiş olursa olsun,yaşamı yeniden sevebilir.Yeter ki kafasını hep aynı duvarlara vurmaktan vazgeçsin.''
''Geçmişimi bir kabuktan sıyrılırcasına ırmağın öbür yakasında bıraktım.Geleceği de bütünüyle aklımdan çıkarmak,şu anın içinde sonsuzluğu bile düşünmeden yitip gitmek istiyorum.''
''Sıkı sıkı yapışabileceğim,bağlanabileceğim bir şeyler aramıştım sürekli.Yaşamı yaşamaya değer kılacak bir inanç,bir düşünce,bir insan olmalıydıbir yerlerde.Bir sokaktan diğerine ,bir kitaptan ötekine,bir bakıştan bir başka bakışa hep bu acınası saf tehlikeli inançla koştum durdum.Dünyayı adım adım kat ettim,gözüme ilişen her deliğe,çukura kovuğa ellerimi uzatıp karış karış aradım.Avuçlarımda bulduğum hep boşluktu,kader çizgilerimin arasındaki boşluk.Yaşamı bütünüyle ıskaladım.Mutsuzluğumun hiçbir ödülü,değeri,avuntusu olmadı,yalnızlığımla yaşamayı hiç öğrenemedim.''