25 Nisan 2010 Pazar

Başka Dilde Aşk (Hiç konuşmadan anlaşabilir miyiz?)

Bugünü evde geçirdim,ekmek su almaya bile çıkmadım,tüm gün sadece bir şeyler yemek için uyandım,yedim tekrar uyudum.Çok yorgun hissettim kendimi,sanki tüm enerjimi çekip almışlar.Bunda iki günü de tamamıyla dışarda geçirmemin etkisi oldu sanırım.Dün spora gittim net bir saat yüzdüm,ardından sauna,hamam çıkışta da arkadaş ve annesiyle Eyüp Sultan'a gittik,dua ettik,arkadaşım fotoğraf çekti,akşamda bir balık sefasına katıldım.

Bugün akşama doğru Başka Dilde Aşk'ı izledim.Mert Fırat ve Saadet Işıl Aksoy başrol oyuncuları,Onur işitme engelli,Zeynep çağrı merkezinde çalışıyor ve koşullardan dolayı son derece mutsuz,bir partide karşılaşıyorlar.Çok doğal bir oyunculuk sergilemişler,gerçekten sevginin hiçbir engel tanımadığı ortada,insan böyle bir sevgiyi en başta anlar değil mi?Seveceğini başında bilir.Öyleyse bu yaşadığımız ne?

KİRPİNİN ZARAFETİ(Beklemeyi Bilen için her şey vaktinde gelir)

Ruhsal durumumdaki iniş çıkışlar hayatımın her noktasının akışında kendini gösteriyor,ruhum ne kadar karışıksa yaşamım da o oranda karışıyor.Kirpinin Zarafeti okumamın da bir kısmı bu döneme denk geldi,son sayfalarını cuma gecesi saat 3 civarında okudum.Gözyaşları içinde kitabı kapatıp,uyumaya çalıştım.Beklemediğim bir sondu.Kirpinin Zarafetini kendime doğum günü hediyesi olarak aldım.Muriel Barbery tarafından 2006 yılında yayınlanmış,farkındalığın 13 yaşında bir kız çocuğunu nasıl umutsuzluğa ittiğini ve kendini edebiyat,müzik,felsefe konusunda yetiştirmiş olan kapıcı Renee ve Kakuro ile dostluğu ve ''asladaki her zamanın peşinden koşmaya'' karar verişi,bana da her ne kadar mutsuzluklar,umutsuzluklar yaşasam da hayata devam edip mücadele etme gücümü hatırlatıyor,bakıldığında zamanlanma iyi.Şimdi kitaptan bazı notlar...
Hayat nasıl geçiyor?Bu hayalet komedideki rolümüzü sürdürmeye günbegün çabalıyoruz.
Asıl yenilik zamana rağmen yaşlanmayandır.
Geçici tutkuların ortasında bu saf güzelliklerin patlak vermesi hepimizin özlem duyduğu şey değil mi?
Bizzat yaşamın hareketindeki sonsuzluğun seyrine dalınması
Olup biten bütün bu şeyler ,en ufak bir şey eksik olduğunda ve sonsuza dek elimizden kaçtığında....Söylememiz gereken laflar,yapmamız gereken hareketler,günün birinde ortaya çıkmış ama kavranamayarak sonsuza dek hiçliğe gömülmüş bu şimşek gibi kairoslar...Yenilgi bir milim ötemizde

Beklemeyi bilen için her şey vaktinde gelir

Yaşamak,ölmek.Bunlar inşa edilmiş olanın sonuçları.Önemli olan iyi inşa etmek.İşte kendime yeni bir ceza verdim.Bozmaya,yapıyı bozmaya son vereceğim.İnşa etmeye koyulacağım.Önemli olan insan ölürken ne yaptığı.

Yaşamımızın mutlu anları böyle akıp gider.Kararın ve niyetin yükünden kurtulmuş bir halde kendi iç denizlerimizde dolanırken,çeşitli hareketlerimize sanki başkasının eylemleriymiş gibi tanık oluruz ve yine de iradedışının yetkinliğine hayran kalırız.

Yarından çekinmenin nedeni şimdiki zamanı inşa etmeyi bilmemektir ve şimdiki zamanı inşa etmek bilinmeyince bunun yarın yapılabileceği aöylenir ama bu berbat bir şeydir,çünkü yarının daima bugün olduğunu görmüyor musunuz?

Herkes kendi Everest'ine adım adım tırmanmalıdır;hem de öyle tırmanmalıdır ki her adım biraz sonsuzluk olmalıdır.

Kendi kesinliklerimizin ötesini asla göremiyoruz ve daha ciddisi buluşmaktan,karşılaşmaktan vazgeçtik.Bu daimi aynalarda kendimizi tanımadan yalnızca kendimizle karşılaşıyoruz.Eğer kendimizi fark edersek,başkasında yalnız kendimize baktığımızın çölde tek başımıza olduğumuzun bilincine varırsak deliririz.

Ben kendi ötemi görme ve birine rastlama şansını bana bahşetmesi için kadere yakarıyorum.

Düştükten sonra tekrar nasıl doğulur?Kavrulmuş gözlerin üzerinde hangi yeni gözbebekleri vardır?Savaş nerede başlar,mücadele nerede biter?

Hayatımda ilk kez asla kelimesinin anlamını hissettim.Korkunç!Bu kelimeyi günde yüz kez telaffuz ediyoruz;ama gerçek ''bir daha asla''yla karşılaşmadan önce söylenenin ne olduğunu bilemiyoruz.Sonuçta olacakları kontrol edebilme yanılsaması hep var,hiçbir şey bize kesin gelmiyor.Bu son haftalar boyunca yakında intihar deceğimi söyleyip durdum,Buna gerçekten inanıyor muydum?Bu karar bana ''asla''kelimesinin anlamını gerçekten hissettirmiş miydi?Hayır.Bana karar verme gücünü hissettiriyordu.

Ama sevdiğiniz biri öldüğünde...o zaman bunun ne anlama geldiğini hissedersiniz.Bu çok çok kötü oluyor.Aniden sönüveren bir havai fişek gibi her yer simsiyah oluyor.Kendimi yalnız hissediyorum,hasta,yüreğim acıyor.Her hareket korkunç çabalara mal oluyor.

Fazlasıyla umutsuzluk.Ama aynı zamanda güzel bir iki an.Zamanın aynı olmadığı.Sanki müzik notaları zaman içinde bir tür parantez açıyor.Bir erteleme.Buradaki başka yer.Asla'daki her zaman.Sizin için bundan böyle asladaki her zamanın peşinden koşacağım.
Bu dünyadaki güzelliğin.

18 Nisan 2010 Pazar

Yollar Fatihi:)

Yıllar sonra araba kullanmayla ilgili sorunu çözmeye karar verip bu hafta sonu ders almaya başladım.Cumartesi sabahı erkenden uyandım,stresten yatakta bir sağa bir sola döndüm.Ders saatinde hocamla buluştum,beni sakin bir yerlere götürsün diye gözünün içine baktım ama nafile,minibüs yolu,Kozyatağı,içerenköy gezdik,ter içinde kaldım ,yarın sabah da ikinci dersim var,sabah trafiğinde ne yaparım bilmiyorum,yaşayıp göreceğiz.Sürekli önüme sorun olarak çıkan bu durumu ortadan kaldıracağım.Kafam rahatlayacak.Aslında her şeyin üstüne böyle gidebilsem ama ihmal etme yönünde bir saplantım var,sürekli rahatsız olup,çözmeme durumu.Birinci sıra araba kullanmanın,sırada başkaları var.Yeni hayat görüşüm bu olsun ve hepsini yoluna sokayım istiyorum.Bu aralar hayatım pek hareketlendi,işle ilgili görüşmeler de devam ediyor,sürekli bir heyecan içindeyim.Ama kendim için bir şeyler yapıyor olmak mutluluk veriyor.