29 Kasım 2008 Cumartesi

ÜÇ MAYMUN


Nuri Bilge Ceylan'ın Cannes da en iyi yönetmen ödülünü aldığı film,oyuncular Yavuz Bingöl,Hatice Aslan,Ercan Kesal,Rıfat Sungar,
Ceylan’ın sözleriyle, “küçük zaafların büyük yalanlara dönüşerek parçaladığı bir ailenin, gerçeği örtbas ederek herşeye karşın birarada kalma çabasını” anlatıyor fim,üç maymunu oynamak gerçeği değiştirir mi?Çekimlerinde derinlik ve sessizlik hakim,her şey açık açık anlatılmıyor,ailenin en küçük üyesi kaybedilmiş ve halen hepsinin sıkıştıkları anlarda gördükleri bir hayal.Patronun işlediği kazayı üstlenen bir adam,oğlunun isteklerini yerine getirmeyi kocasını aldatma pahasına gerçekleştiren bir anne,şüpheleriyle kalakalan bir adam,ve gerçekleri görmeyi kaldıramayan bir çocuk,hikaye tanıdık ama anlatım muhteşem.

DEVRİM ARABALARI


Bu ara bol sinemaya gidiyorum.Issız adam'ı üçüncü kere seyrettim.İlk defa bir filmi sinemada üst üste üç kere izledim.Hepsi de ayrı zevkliydi.Seyrettiğim bir başka film de,Devrim arabaları, bir inancın öyküsü,afişinde yazdığı gibi ''ya yaparsak''düşüncesinin bir araya getirdiği ve tüm imkansızlıklara rağmen yılmadan mücadele eden,gecesi gündüzüne karışsa da yılmayan 23 mühendisin öyküsü,duygulanmamak mümkün değil,l6 haziran l961,dönemin devlet başkanı Cemal Gürsel yerli bir otomobil üretilmesi görevini tcdd na verir,Eskişehir Cer Atölyesinde 23 mühendisin çabası ile ''Devrim''üretilir.129 gün de 2 adet otomobili üretmeyi başaran mühendisler cumhuriyet bayramı kutlamaları için Ankaraya gelirler,ilk araba benzin konulması unutulduğu için Cumhuriyet Bayramı'nda yolda kalır,ama diğer araba da durma yaşanmaz,ama ilk anda siyah otomobilin yolda kalması moralleri bozar ,halbuki durmanın sebebi benzin konmamasıdır.Yönetmen Tolga Örnek,oyuncular Taner Birsel,Ali Düşenkalkar,Halit Ergenç,Sait Genay,Altan Gördüm,Vahide Gördüm,Seçil Mutlu,Serhat Tutumluer,Onur Ünsal,Uğur Polat,Selçuk Yöntem,Cengiz Bozkurt,Levent Can.Gördüğümüz gibi kadro çok kuvvetli.

24 Kasım 2008 Pazartesi

Sünnet Gölü













Geçen hafta sonu banka organizasyonu ile İstanbul dan kaçtık,Göynük,Sünnet Gölü,Beypazarı,doya doya gezdik,ilk gün otele vardığımızda mangal partisi yapıldı,açık havada göl manzarası eşliğinde keyifli bir yemek oldu,gökyüzü pırıl pırıldı,duru bir hava vardı,göl kıyısında yürürken içim ürperdi,sessizliği dinledim,ruhum dinlendi,akşamında güzel bir eğlence düzenlenmişti,şaraplarımızı yudumladık.Az oynadım,çok izledim,dinledim,keyifliydim.Pazar günü Beypazarında dolaştık,öğle yemeği çok lezzetliydi,Beypazarı sarması,tarhana çorbası,etli pilav ve ev baklavası,yemek yediğimiz mekan bir ailenin yazlık bağ eviymiş,şimdi restorana çevirmişler,bize yemek yerken türkü söylediler,baba oğul yöresel oyunları oynadılar.Pamuk şekerimi yedim,otobüste Özler le benim ipod dan kulaklığı paylaşıp beraber şarkı dinleyip söyledik defalarca aynı şarkıyı dinleyip ezberlemeye çalıştık,baharda aynı geziyi tekrarlamaya karar verdik,Tunç u da alıp tekrar gelelim dedik.

12 Kasım 2008 Çarşamba

UNUTMA Kİ

Unutma hakiki erkek,yüzlerce erkekten meydana gelir
Zaten bir zaman sonra,yüzlerce erkeğin sana verebileceğini
bir erkekten beklemeyecek kadar olgunlaşmış olacaksın sen de...
Bir kadının aradığı o bir tek erkek,
her zaman için hayali bir varlıktır.Hiç olmamıştır...
Her erkekte,aradığın erkeğin yalnızca bir parçasını bulursun.
Gerçek bir kadın için,gerçek bir erkek,Allah gibidir,her yerdedir ve hiçbir yerdedir.
Aşk da budur zaten!
Başka bir şey değil.
Aramaktan vazgeç demiyorum,bulmaktan vazgeç...
Kadınlar ağlamak için bir erkeğin omzuna ihtiyaç duyarlar...
Ama başı dolu kadınlar,erkeğin omzuna ağır gelir...
Erkekler kadında kontrol edilebilir zeka,kontrol edilebilir başarı,kontrol edilebilir yetenek ister.
Yani kadının sahip oldukları,erkeğin kontrolünü aşmaya başladığında ilişki biter...

MURATHAN MUNGAN

8 Kasım 2008 Cumartesi

ISSIZ ADAM



Çağın Irmak 'ın dün vizyona giren filmi,cuma gecesi 12 seansında izledim.Modern hayatın içinde yalnızlaşan insanların yakınlaşmasını anlatan bir film,oyuncular çok doğal ve hikaye çok içten anlatılmış,Cemal Hünal,Melis Birkan oyunun baş oyuncuları ,Alper ile Ada'nın aşkı,Alper gündelik ilişkilerle götürdüğü ve özgürce yaşadığı hayatını sürdürürken bir kitapçıda Ada'ya rastlar ve o yalnızlığının içerisinde Ada'ya yer açmaya çalışır,ama boğulduğunu hisseder ve devam edemez,filmdeki iç konuşmalar çok etkiledi beni,aşkını yaşamak,sahip çıkabilmek,bu kadar mı zor,elimizdekileri yok etmekse bu kadar mı kolay,düşünmek lazım ben bu filmi tekrar seyretmek istiyorum,tek seyir kesmedi beni.Filmin afişinde''Sen dizime yattın,ben bir hikaye anlattım ve sen büyüdün'' yazıyor.Bunu Ada ayrıldıklarında gittiği Alper'in evinde,onun odasında söylüyor.Ayrılırlarken Ada nın Alper'e söylediği son sözler de şöyleydi''Sen karda donuyorsun ama uyumak sana güzel geliyor halbuki farkında değilsin ölüyorsun''Tutku dolu bir aşk ve sonunda acıyla yaşamak zorunda kalan iki insan,yıllar sonra karşılaştıklarında ayak üstü konuşmaları arkasından ayrılma sahneleri ,dönüp birbirlerine öyle sarılmaları...Hepimizin büyük şehirlerde yalnızlığı yaşayan herkesin kendinden bir şeyler bulacağı bir film,Çağın Irmak bizi kalbimizden yakalamış gene,ben tekrar seyredeceğim siz de izleyin isterim.
Eski parçalarda yer alıyor filmde Semiramis Pekkan ''Bana yalan söylediler'' çok güzel,sözleri

Bir aleme indim yalnız
Yerde toprak, gökte yıldız
Bir yan susuz bir yan deniz

İki el, bir baş verdiler
Bir çift göz ağlar da güler
Dört bir yanda benim gibiler

Doğru söz içinmiş diller
İşte kalbin sev dediler

Bana yalan söylediler
Bana yalan söylediler
Kaderden bahsetmediler

Varsın böyle geçsin ömrüm
Neşeyle dolsun bari her günüm

Hani benim sevdiklerim
Hani gönül verdiklerim
Hasret gider ben giderim

5 Kasım 2008 Çarşamba

MAHREM


Elif Şafak'ın Şehrin Aynaları adlı kitabını kuzenim hediye etmişti,bu kitabı okuyan bir arkadaşım anlatımını ağır bulduğunu söylemişti,ben de internette dolaşırken ilk önce Mahrem'i okumayı tavsiye eden yazılara rastladım,Mahrem 'i seçmem bu şekilde oldu.Mahrem ile yazar 2000 yılında Türkiye Yazarlar Birliği ödülünü kazanmış.
Kitabın kapağında da yazdığı üzere ''görmeye ve görülmeye dair bir roman''Kitabın arka yüzünde yazan ifadeler beni incelerken çok etkilemişti,
''Gözbebeği:İnsanlarda yuvarlak,hayvanların çoğunda ise dikine elips biçiminde olan gözbebeğinin çapı,irise gelen ışığın miktarına göre değişir.Karanlık ve uzaklık büyütür gözbebeğini;aydınlık ve yakınlık küçültür.Yani bu kararsız çember ,ışık varsa küçülür,ışık yoksa büyür.Yakına bakarken de küçüldüğüne göre,yakın olan aydınlıktır,aydınlıktadır.Uzağın payına karanlık düşer.Zaten karanlığı kimse yakınında görmek istemez.Aşık olunca da büyür gözbebeği;demek ki aşık olunan hep uzaktadır.Aradaki mesafenin verdiği acıyı azaltmak için,maşuka ''gözbebeğim''diye hitap edilir.''


Ayın aydınlık yüzü,sevilmemekten korkarmış en çok,bir de ağlarken tek başına olmaktan.(ben de çok korkuyorum bazen yalnız ağlamaktan,susamayacakmışım gibi geliyor)Gümüş bir tarakla tararmış saçlarını,Tarağın savatlı dişlerine takılan ışıltılı saç tellerini özenle toplarmış,sonra her bir saç telini gizlice bir başka insanın omuzuna bırakırmış.Saçı kimdeyse,onun gözünde unutulmaz olacağını inanırmış.Haksızda sayılmazmış hani,omuzlarında ayın aydınlık yüzünün ışıltılı saç telleriyle dolaşanlar,gece olur olmaz yüreklerinin niçin böyle sıkıştığını bir türlü anlamayıp,endişelerinin gözbebekleriyle birlikte büyüdüğünü bilmeden dalgın dalgın bakarlarmış gökkubbeye.Aradıklarının orada olduğunu derinden hisseder ama hislerine tercüman olamazlarmış.Hatta içlerinden bazıları bu semavi sevdaya kendilerini kaptırıp yemeden içmeden kesilirmiş.Neyseki ayın aydınlık yüzü çabucak sıkılırmış oyun arkadaşlarından.Gördüğü her sureti iki nefeste siler bulduğu her muhabbeti tek yudumda içer,kurduğu her dostluğun dibine tez vakitte darı ekermiş.Hiç kimse yeterince acayip,hiçbir hikaye yeterince şairane değilmiş.Gene de vazgeçemezmiş insanlardan. Korkarmış çünkü ölesiye korkarmış yalnız kalmaktan,ağlarken tek başına olmaktan.

Ceviz ağacı:Gördüğü her şeyi cevizlerinin kabuklarına resmedermiş ceviz ağacı.Kimse bu ağacın altında sevişmek istemezmiş bu yüzden.

Hatırladıkça yalnızlıktan korkarsın.Sırf yalnız kalmaktan korktukları için tükenmişlikleri sürdüren,örümcek bağlamış sevdalarına taze isimli çocuklar doğuranlar var ya,işte onlar hafızası en kuvvetli olanlardır.

Geçmiş geçip gitmez.Hiçbir yere gitmez.Geçmiş hep bugünün içine akar.Zaten bu yüzden,unutmak bu kadar önemli.Unutmak göz temizliği.Her bahar mutlaka yapmalı.Unutmazsak yaşayamayız!Unutmazsak yaşatmayız!

Rüyalarımızda bilmeden,geçmiş hayatlarımızın,yarım kalmışlıklarımızın mekanlarına gidip gidip geliriz.

Bazen tepetaklak olur yürek.Aheste revan giderken kendi yolunda,göğüs kafesine toslar küttedek.Yüzüstü kapaklanıverir yere.Bir yerlerinin fena halde kırıldığını hisseder kalkmaya yeltenip de kalkamadığını gördüğünde.Üzerini yoklar ama dışarıdan belli olan bir yara filan bulamaz.Haykırır vargücüyle:''Derhal çıkmam gerek.Çıkmam gerek!''Zar zor doğrulur ,ağlaya sızlaya saldırır kafesinin demirlerine.Ve nihayet göğüs kafesinden kurtulmayı başardığında ,ne yöne gideceğini kestiremeden bakakalır önüsıra uzanan yollara,daha evvel ayak basmadığı topraklara.Yollar yollara karışır,sular bulanır.Elmas bir gözdür yürek.Ve çizilmeye görsün bir kere,artık hep sedefsi bir yırtıkla bakacaktır cümle aleme.

Aşk insanı güzelleştirir.Görüntülerle oynar pervasızca,yani sıfatlarla,yani aynalarla.Küskünleri aynalarla barıştırır,yalnızları aynalarda çoğaltır.

Yaşam:Yaşamı görmek için ayna tutarız ağzımıza.Yaşamı göremesek bile,yaşadığımızı biliriz ayna buharlanınca.

Elif Şafak'ın anlatımı çok farklı ve etkileyici geldi bana ,içinde bulunduğum dönem gereği biraz uzun sürdü okumam ama zevkle okuduğumu söylemeliyim.Şimdi farklı bir yazara ,farklı bir hikayeye yolculuk başlıyor.Kendim yazamasam da onları okumak,hislerime karşılık gelen cümlelerle buluşmak büyük zevk veriyor.Beni kitapların içine bırakın ve mümkünse yalnız bırakın.

2 Kasım 2008 Pazar

CUMARTESİ CUMARTESİ OLALI:)

Dün mesai yapıp kredi kartı satışı yapmaya çalıştık,valla o kadar saat verilen emeğe acımamak mümkün değil,anladım ki bazı işler kendi mekanında yapılmalı öyle gezerek değil ki biz hemen hemen tanıdığımız müşterilerimize uğradık,biliyoruz ama bir kere daha gördüm,artık korkuyoruz kredi kartlarından,o kadar çok insanımız bilinçsizce kullandı ki,sonuçları öylesine can acıttı ve acıtıyor ki ,insanların büyük bir kısmı kendini kontrol edememekten korkuyor.Bu ekonomik koşullarda kazanmadığımız kazanacağımız paralarımızı bir yerde de geleceğimizi harcıyoruz.Kredi kartları yurt dışında diğer pek çok üründe olduğu gibi bizden farklı kullanılıyor,nakit ödeme aracı,taksit diye bir kavram yok,hatta bazı yerlerde ki bunlar Avrupa nın gözde şehirlerinden kredi kartı ile ödeme yapamadığınız pek çok nokta var,öğleden sonra üçten sonra da şube içinde çalıştım akşama doğru çıktık,böyle günlerde direk eve dönersem kendimi çok kötü hissediyorum,tatil günüm,hayatımın fazladan bir günü daha benim isteğim dışında elimden alınmış oluyor,biz de arkadaşlarla arabayı Bostancı ya park edip,dolmuşla Taksim e geçtik,İstiklal de ilk durak Kızılkayalar dı ,onlar hamburgerlerini yediler ben kendimi midyelere sakladım:)Çiçek pasajında midye dolmamı hatta tavamı yedim,ohhh be ağzıma layık bir ziyafetti.Beyoğlu dün akşam çok kalabalıktı,zor yürüdük,Nevizade ye geçtik ordaki mekanların önünden geçtik,hava gayet sıcaktı montlar elimizdeydi,çeşitli meyhanelere girip ortamlarına baktık ve sonunda Boncuk da oturmaya karar verdik,birinci katında oturduk,şarkılar söyledik ben ''sen imkansızsın''ı istedim,yorgunluktan olsa gerek bu sefer çok içmememe rağmen hernekadar kabul etmek istemesem de sarhoş oldum:)az ağladım,çok güldüm:)Her şey çok komik geliyordu valla eğlenmek iyi geldi bazen hayata böyle bakmak lazım,yanımda sevdiğim ve güvendiğim insanlar vardı nasılsa yoksa zaten insan kendini bırakmıyor bu sarhoşluk kafada bitiyor, Sütiş te onlar tatlılarını yediler ben de kahvemi içtim ,geç vakit döndük ben Özler de konakladım,bugün de öyle pek toparlayamadık kendimizi,pazara gidip taze sebze meyva aldık,simitle güzel bir kahvaltı yaptık,çay çok iyi geldi dur gene canım çekti kalkıp kendime çay yapayım,afiyetle içeyim