25 Eylül 2009 Cuma

BİR KADINI AĞLATMAK

BİR KADINI AĞLATMAK - AZİZ NESİN
Bir kadını ağlatmak çok zor değildir aslında. Kadınlar her şeye ağlayabilir; bir filme, bir şarkıya, bir yazıya... En az erkekler kadar yani! Ama bir kadını yürekten ağlatmak zordur. Eğer bir kadın yürekten ağlıyorsa, ağlatan onun yüreğine ulaşmış demektir. Ama o yüreğin değerini bilememiş olacak ki ağlatan, gözünü bile kırpmadan teker teker batırır iğnelerini yüreğe! - İşte o zaman koca bir yumruk gelir oturur boğazına kadının. Yutkunamaz, nefes alamaz; çünkü o koca yumruk canını çok acıtır. Gözleri buğulanır kadının sonra. Ağlamayacağım, der içinden. Ama engel olamaz işte. Çünkü yüreğine ulaşmıştır birileri ve iğneler saplamaktadır.. Bu acıya ne kadar karşı koyabilir ki bir kadın. İnce ince süzülür yaşlar gözünden; önce birkaç damla, sonra bir yağmur seli... Ve kadın ağlar; hem de çok! Sanmayın ki gidene ağlar kadın! Gidenin giderken koparttığı yerdir onu ağlatan, orada bıraktığı yaradır. O yaranın hiç kapanmayacağını, kapansa bile izinin kalacağını bilir kadın; o yüzden ağlar. Ama bilir misiniz, ağlamak kadınları olgunlaştırır. Her damla, daha çok kadın yapar kadınları. Her damla bir derstir çünkü.Bazen kadınlar ağladığında çoğu insan, ağlama niye ağlıyorsun ki, değmez onun için derler. Bilmediklerindendir böyle demeleri. Çünkü yürekleri acıyan kadınlar ağlamazlarsa, ölürler. İçlerindeki zehirdir onları öldüren! Ağlayarak o zehirden kurtulur kadınlar, o irini temizlerler yaralarındaki! Çünkü bilirler, o irin temizlenmezse iltihaba dönüşür yaraları.Dönüşmemesi lazımdır oysa. O yüzden de bolca ağlarlar. Zaman geçer sonra. Kadınlar kendilerine sarılmayı öğrenirler. Umarım öğrenirler, yoksa ruhlar sapkın yollara çarpar kendini. Sapan ruhların doğru yolu bulması da yeni acılar demektir. Bunu bilir kadınlar, o yüzden eninde sonunda öğrenirler kendilerine sarılmayı... Çok ağlayan kadınlar, bir çok şeyden vazgeçen kadınlardır aslında. Her damla olgunlaştırır kadınları evet ama olgunlaştıkça o safça inandıkları aşk gerçeği onların gözünde küçülür. Küçüldükçe değerini yitirir ve işte o zaman kendilerine sarılıp, yeni bir kadın yaratırlar kendilerinden. Güçlü, yenilmez, mağrur ve aşka inanmayan... İnsanlar soruyorlar çoğu zaman neden bu kadar çok bekar kadın var diye; hepsi kariyer derdinde olan. Çünkü inançlarını yitirdi o kadınlar. Zamanında yüreklerine o kadar çok iğne saplandı ki, o kadar çok ağladılar ki! Artık kendilerinden başka bir doğru olmadığına inanıyorlar, o yüzden kendilerine sarılıyorlar. Çünkü biliyorlar ki sarıldıkları adamlar onları hak etmedi; hem de hiçbir zaman! Hep bir çıkarları oldu sarıldıkları adamların. E.. o zaman niye sarılsınlar ki! Niye sarılalım ki! Etrafınızda yürekten ağlayan bir kadın varsa bilin ki olgunlaşıyordur. Bilin ki, gerçekleri kabul etmeye başlamıştır. Bilin ki, artık aşkın olmadığına inanmıştır. Bilin ki, sarılacak tek bir doğrusu kalmıştır. O da kim, ne diye sormayın artık. Çok ağlayan kadınlar, eninde sonunda kendilerine sarılırlar çünkü!
Facebook ta bir arkadaşım eklemişti,ben de burda paylaşmak istedim,

1 Eylül 2009 Salı

DÖNÜŞ

15 gün İstanbul'dan işten uzak,annemle babamla,kardeşlerim ve yeğenlerimle dolu bir tatil geçirdim.Öyle sıfırlamışım ki pazartesi ekrana giremedim ne şifre kalmış akılda ne iş.Tatile cuma akşamı Fenerbahçe de Burhan Öcal konseri ile başladım.Gece 3de ver elini Didim yolculuğu.Evimizin karşısı pazar yeri,nerdeyse her gün pazara gidip gezdim,çevre köylerden gelen tazecik incirleri,üzümleri,salatalıkları doyasıya yedim.Ben Egenin inciri üstüne incir tanımıyorum,aç karnına yemeğe bayılıyorum.Aile toplanınca yöresel yemekler hazırlanması kaçınılmaz oldu,annemle birlikte içli köftemizi yaptık,ağbimin gece yemek sonrası yaptığı çiğ köfteyi bayılarak yedik,her akşam balkonumuzda çayımızı içtik,Ramazan da bir başka güzel geldi orda ,ailecek sahura kalkmak,iftar yemeğine oturmak çok iyi geldi bana,bizim ufaklıklar bol kapıştı,Ufaklık ağbisinden American Güreşi figürleri öğrenmiş,bizi baya zorladı:)Yemek sırasında balkona gelen kediyi kovalamaya gidip,elleyince hep beraber hopladık ama o gayet normal ''sadece okşadım''deyince koptuk.Bol yüzdüm,dönünce özleyeceğimi düşünerek tekrar tekrar girdim denize,hem yeğenim hem de ağbimler Denizli'den bizim bayıldığımız Zafer Gazozu nu getirmişlerdi,doyasıya içtim,hatta bir şişe de gelirken getirmiştim:)iki gündür içiyorum.Tatilde Aşk'ı okumayı bitirdim,ardından da Nermin Bezmen'in Bizim Gizli Bahçemizden kitabını okudum.Baş kısımlarda biraz sıkıldım ama hayatlarını anlatan kısımları daha rahat okudum,güzel bir aşk yaşamışlar ve bunu sonuna kadar taşıyabilmiş olmaları çok hoş.