28 Mart 2009 Cumartesi

MİMLENDİM

Evet ben de mimlendim ,sevgili Aysema tarafından.Soruları cevaplarken baya zorlandım doğrusu,uzun zaman geçtiğinden mi nedir,halbuki şu an geri sarmak ister misin deseler koşa koşa derim:)

"Yeteneğe çok saygı duymuyorum. Yetenek genetiktir. Önemli olan onunla ne yaptığınızdır." Martin Ritt

Alıştırma:

Genellikle çok derinlerde sakladığımız kazarak ortaya çıkarabileceğimiz yönlerimiz vardır. Kim ne derse desin hiçbir zaman çok geç değildir.

Eksiklerimiz kadar olumlu yönlerimizi de kabul etmek oldukça önemlidir.

Cümleleri tamamlayın lütfen:

1. Çocukken yaramaz olma şansımı kaçırdım.Erken olgunlaşmayı marifet saydım.
2. Çocukken çok oyuncaktan yoksundum.Ama çok da yaratıcıydık bu konuda ve olanlarda şimdiki gibi değil çok kıymetliydi.
3. Çocukken yakan top oynarken düşüp yaralanmış olabilirim.
4. Çocukken piyanist olmayı hayal ederdim.
5. Çocukken piyano çalmayı isterdim.
6. Evimizde asla yeterli zafer gazozu olmadı.Olan hiç yetmezdi bana ,hala da yetmez:)
7. Çocukken daha fazla oyun oynamaya ihtiyaç duyardım.
8. Bir daha asla eski sahurları,şöyle dede,babanne,çiğbörekler olan göremeyeceğim için üzgünüm.
9. Yıllar boyunca geleceğimi merak ettim.
10.Hayatımın bir döneminde kör olup kendimi kaybetmemden dolayı hep kendimi suçladım.

25 Mart 2009 Çarşamba

EVLERİN IŞIKLARI BİR BİR YANARKEN


İclal Aydın'ın son kitabını okudum,su gibi akıp gitti.Anlatımı çok akıcı,pek çok noktada anlattıkları o kadar yakın geliyor ki satırların altını çize çize okudum.İclal Aydın ı çok kendimden buldum.İşte çizdiklerimden bazıları;

Kim birini yaralarından sevmeye başlasa böyle olmaz mı zaten...Acımaz mı sevilenin gözleri...Acıyan gözler güçlenen yüreğin yüzdeki yansımasıdır aslında.Çeliğe su vermek gibi...Birini yarasından sevmek yüreği suya kavuşturmaktır...Ve yürek çeliğe böyle böyle dönüşür...

Asıl yalnızlık sevildiğinizi sandığınız anda vitrinde değil,sevdiğinizin kalbinde asılı olan kartondan yapay kalpten size bulaşan karanlıktır aslında ...
İnsan bazen sevilen oluyor,bazen de çok seven.Bekleyen de oluyor,bekleten de...Bu yüzden ''seni seviyorum''demekte cesur,''seni seviyorum''u duymakta olgun olmayı öğrenmek gerekiyor.Aşk çok şeyi göze almak değil midir zaten?

Ama gör şunu Allah aşkına,sen de sevilmek için geldin dünyaya,sevme hakkın buraya kadar,artık yeter!

Biri bana ''konuşmalıyız''dedi mi başım dönüyor,oracıkta hastalanıyorum.

Hayat kendini tekrar ediyor.Öğrendik artık sandıklarımızı bir daha bir daha öğretiyor.

16 Mart 2009 Pazartesi

GÜNEŞİ GÖRDÜM


Dün annemle babamı sinemaya götürdüm.Mahsun Kırmızıgül'ün yeni filmi,ben henüz ilkini seyredemedim ama,onu da artık evde izleyeceğim,konu çok güzel işlenmiş,oyuncular çok kuvvetli,kardeşi kardeşe kırdıranlara lanet okumamak ne mümkün,insanların çaresizliği,anne babaların acıları insanın içini eritiyor,ben çok başarılı buldum.

Cahit Sıtkı nın şiiri filme öyle oturuyor ki,benim gözyaşları artık duramıyor.

Memleket isterim
Gök mavi, dal yeşil, tarla sarı olsun;
Kuşların çiçeklerin diyarı olsun.

Memleket isterim
Ne başta dert, ne gönülde hasret olsun;
Kardeş kavgasına bir nihayet olsun.

Memleket isterim
Ne zengin fakir, ne sen ben farkı olsun;
Kış günü herkesin evi barkı olsun.

Memleket isterim
Yaşamak, sevmek gibi gönülden olsun;
Olursa bir şikâyet ölümden olsun.

11 Mart 2009 Çarşamba

UÇURTMA AVCISI

Sevgili Funda'nın hediye ettiği kitabı bu hafta sonu başlayıp dün akşam itibariyle bitirdim.Uzun süredir beni bu kadar etkileyen bir kitap okumamıştım,elimden bırakamadım,çok hüzünlü bir hikaye,gözlerimin dolmasını,boğazımın yanmasını engelleyemedim,severek ve merak ederek okudum.Kapakta da yazdığı gibi''Bir insanın diğerini ne kadar sevebileceğinin su gibi akıp giden öyküsü''8 milyonu aşkın kişi tarafından okunmuş ve filmi de çekilmiş.2006 ve 2007 yıllarında Penguin/Orange Readers Group Ödülü nü kazanmış,yazar Khaled Hosseini,savaşın insanların hayatlarında meydana getirdiği yıkımları görüp insanlığımızdan utanmamak imkansız,doğada bizden daha vahşisi var mı diye düşündüm okurken,birbirimize hükmetmeye çalışırken sadece zayıflıklarımızı örtmeye çalışıyoruz.
Kitaptan bir kaç alıntı yazmak istiyorum.

''Geçmiş için söylenenler yanlış.Ben onun nasıl gömüleceğini öğrendim.Her ne kadar geçmiş pençeleriyle kendine bir çıkış yolu açmayı becerse de''

''Senin için ,bin tane olsa yakalarım.''

''Yeniden iyi biri olmak mümkün.''Bu cümle ile başlıyor diyebiliriz hikayemiz.

1 Mart 2009 Pazar

İSTANBULLULAR


Buket Uzuner'in okuduğum ikinci kitabı,öncelikle bloglarda gördüğümde ismi beni çekmişti,ilk defa cep boyunda kitap okudum,gayet hoştu,hem de yanında taşımak istersen kapladığı yer açısından,taşımaya uygun diyelim.Kitapta kahramanlarımız farklı kültürlerden farklı hikayeleri olan insanlar ve hikayeleri ortak bir noktada Atatürk Havalimanında çakışıyor,fark ettimki ben bu şekilde içiçe geçmiş hayatların hikayelerini okumayı seviyorum.İç konuşmalar oldukça yoğun,bu arada başında ve sonunda İstanbul'un ağzından da yazılanlar var.
''İstanbul'dur adım,insana ait bütün duyguların aynı anda en yüksekte ve en dipte yaşandığı diyarım Ben''
Kahramanlar dan Belgin,genetik bilimci,yıllar önce hayal kırıklığı ile terk ettiği İstanbul'a dönüyor,bu dönüş aynı zamanda onun için aşka dönüş...Ayhan Belgin'in aşkı,heykeltraş,barmen Baturcan,gayet sevimsiz bir adam ben gıcık oldum Entek,Belgin'in Kete'si ve diğerleri.
''Kuşkusuzluk kadar kör,inanç kadar koruyucu,saflık kadar insanı gelişmekten koruyan,ama mutlu eden başka hangi duygu vardır ki?''
''Kesin dönüş gibi,kesin son diye de bir şey yoktu.Çünkü başlangıç bitiş ve kesin dönüş gibi kavramları tıpkı mutlak ve mükemmel gibi yine insanlar yaratmıştı.Çünkü bulutlar hiçbir yere gitmez,dalgalar kaybolmaz,med ve cezir daima gider gelirdi.Varolan asıl şey devinimdi,hareket ve devamlılık vardı,o kadar...''
''Kesin dönüş yok,yaşadıkça gider,gittikçe dönersin''

Ben severek okudum,yoğunluğum nedeni ile biraz ağır okudum ama napalım artık elden bu geliyor ,sırada hediye kitabım var,zevkle ona başlıyorum .

HAFTA SONU

Evdeki eşyalarım sırayla baş kaldırmaya devam ediyor,çamaşır makinasi,ütü derken sırayı bulaşık makinası aldı,bu sefer tamir için gene baya bir para istenince değiştirmeye karar verdim az değil,13 sene olmuş,ömrü dolmuş görünüyor,bugün Kadıköy'e indik ve Arçelik'ten yeni bir bulaşık makinası aldım,kampanyada eskisini 100 tl ye alıyorlar bir de Koçailem indirimi %8 yaptılar,yarın sabah gelecek makinamız,kaç gündür karar veremeyince eski günlere döndük,elde yıkamak baya zaman alıyor,bi de ben evde pek olmadığım için olan anneme oldu.Dün annem rahasızlandı,çok kötü bir gündü,napacağımı bilemedim,bu rahatsızlık senede bir kaç kere oluyor,tam da ne olduğu anlaşılamadı,yoğun baş dönmesi,mide bulantısı,akşama kadar ne yemek yiyebildi,ne de ilaçlarını verebildik,sonunda akşam üstü verdiğimiz ilaçları çıkarmayınca bir şeyler yedirebildik ve diğer ilaçlarını alabildi,daha önce doktorun verdiği bir ilaç üzerinden kulakla ilgili bir rahatsızlık adına rastladım,''Menier''belirtilere bakarsak bu hastalık olma ihtimali var tabi doktor değiliz ama internetten araştırdım biraz.İç kulakta sıvı artışından kaynaklanıyormuş,baş dönmesi ve bulantı yapıyor,atak 1 gün kadar sürebiliyor ve atak geçtiğinde yapılan muayenede hastalık tesbit edilemeyebiliyormuş.Ankaraya dönüşlerinde bende gidip tekrar doktora götürüp,olayı netleştirme niyetindeyim.Sağlık olmayınca hiçbir şeyin tadı olmuyor,akşam kendine geldi,bizimle yemek yedi,tv karşısına yatırıp,battaniyelerle sarmaladık onu,biraz kendine geldi,biz de kendimize geldik.Allah herkese sağlık versin,hani anneler der ya,çocuğumun yerine ben hasta olayım diye ,ben de Allaha öyle dua ettim dün,annem değil ben hasta olayım diye,Allah herkesin ailesini kendisine bağışlasın.