5 Kasım 2008 Çarşamba

MAHREM


Elif Şafak'ın Şehrin Aynaları adlı kitabını kuzenim hediye etmişti,bu kitabı okuyan bir arkadaşım anlatımını ağır bulduğunu söylemişti,ben de internette dolaşırken ilk önce Mahrem'i okumayı tavsiye eden yazılara rastladım,Mahrem 'i seçmem bu şekilde oldu.Mahrem ile yazar 2000 yılında Türkiye Yazarlar Birliği ödülünü kazanmış.
Kitabın kapağında da yazdığı üzere ''görmeye ve görülmeye dair bir roman''Kitabın arka yüzünde yazan ifadeler beni incelerken çok etkilemişti,
''Gözbebeği:İnsanlarda yuvarlak,hayvanların çoğunda ise dikine elips biçiminde olan gözbebeğinin çapı,irise gelen ışığın miktarına göre değişir.Karanlık ve uzaklık büyütür gözbebeğini;aydınlık ve yakınlık küçültür.Yani bu kararsız çember ,ışık varsa küçülür,ışık yoksa büyür.Yakına bakarken de küçüldüğüne göre,yakın olan aydınlıktır,aydınlıktadır.Uzağın payına karanlık düşer.Zaten karanlığı kimse yakınında görmek istemez.Aşık olunca da büyür gözbebeği;demek ki aşık olunan hep uzaktadır.Aradaki mesafenin verdiği acıyı azaltmak için,maşuka ''gözbebeğim''diye hitap edilir.''


Ayın aydınlık yüzü,sevilmemekten korkarmış en çok,bir de ağlarken tek başına olmaktan.(ben de çok korkuyorum bazen yalnız ağlamaktan,susamayacakmışım gibi geliyor)Gümüş bir tarakla tararmış saçlarını,Tarağın savatlı dişlerine takılan ışıltılı saç tellerini özenle toplarmış,sonra her bir saç telini gizlice bir başka insanın omuzuna bırakırmış.Saçı kimdeyse,onun gözünde unutulmaz olacağını inanırmış.Haksızda sayılmazmış hani,omuzlarında ayın aydınlık yüzünün ışıltılı saç telleriyle dolaşanlar,gece olur olmaz yüreklerinin niçin böyle sıkıştığını bir türlü anlamayıp,endişelerinin gözbebekleriyle birlikte büyüdüğünü bilmeden dalgın dalgın bakarlarmış gökkubbeye.Aradıklarının orada olduğunu derinden hisseder ama hislerine tercüman olamazlarmış.Hatta içlerinden bazıları bu semavi sevdaya kendilerini kaptırıp yemeden içmeden kesilirmiş.Neyseki ayın aydınlık yüzü çabucak sıkılırmış oyun arkadaşlarından.Gördüğü her sureti iki nefeste siler bulduğu her muhabbeti tek yudumda içer,kurduğu her dostluğun dibine tez vakitte darı ekermiş.Hiç kimse yeterince acayip,hiçbir hikaye yeterince şairane değilmiş.Gene de vazgeçemezmiş insanlardan. Korkarmış çünkü ölesiye korkarmış yalnız kalmaktan,ağlarken tek başına olmaktan.

Ceviz ağacı:Gördüğü her şeyi cevizlerinin kabuklarına resmedermiş ceviz ağacı.Kimse bu ağacın altında sevişmek istemezmiş bu yüzden.

Hatırladıkça yalnızlıktan korkarsın.Sırf yalnız kalmaktan korktukları için tükenmişlikleri sürdüren,örümcek bağlamış sevdalarına taze isimli çocuklar doğuranlar var ya,işte onlar hafızası en kuvvetli olanlardır.

Geçmiş geçip gitmez.Hiçbir yere gitmez.Geçmiş hep bugünün içine akar.Zaten bu yüzden,unutmak bu kadar önemli.Unutmak göz temizliği.Her bahar mutlaka yapmalı.Unutmazsak yaşayamayız!Unutmazsak yaşatmayız!

Rüyalarımızda bilmeden,geçmiş hayatlarımızın,yarım kalmışlıklarımızın mekanlarına gidip gidip geliriz.

Bazen tepetaklak olur yürek.Aheste revan giderken kendi yolunda,göğüs kafesine toslar küttedek.Yüzüstü kapaklanıverir yere.Bir yerlerinin fena halde kırıldığını hisseder kalkmaya yeltenip de kalkamadığını gördüğünde.Üzerini yoklar ama dışarıdan belli olan bir yara filan bulamaz.Haykırır vargücüyle:''Derhal çıkmam gerek.Çıkmam gerek!''Zar zor doğrulur ,ağlaya sızlaya saldırır kafesinin demirlerine.Ve nihayet göğüs kafesinden kurtulmayı başardığında ,ne yöne gideceğini kestiremeden bakakalır önüsıra uzanan yollara,daha evvel ayak basmadığı topraklara.Yollar yollara karışır,sular bulanır.Elmas bir gözdür yürek.Ve çizilmeye görsün bir kere,artık hep sedefsi bir yırtıkla bakacaktır cümle aleme.

Aşk insanı güzelleştirir.Görüntülerle oynar pervasızca,yani sıfatlarla,yani aynalarla.Küskünleri aynalarla barıştırır,yalnızları aynalarda çoğaltır.

Yaşam:Yaşamı görmek için ayna tutarız ağzımıza.Yaşamı göremesek bile,yaşadığımızı biliriz ayna buharlanınca.

Elif Şafak'ın anlatımı çok farklı ve etkileyici geldi bana ,içinde bulunduğum dönem gereği biraz uzun sürdü okumam ama zevkle okuduğumu söylemeliyim.Şimdi farklı bir yazara ,farklı bir hikayeye yolculuk başlıyor.Kendim yazamasam da onları okumak,hislerime karşılık gelen cümlelerle buluşmak büyük zevk veriyor.Beni kitapların içine bırakın ve mümkünse yalnız bırakın.

Hiç yorum yok: